Murat
New member
İstanbul Şiiri Kimin? Kafamız Karıştı, Gelin Beraber Çözelim!
Merhaba forumdaşlar!
Bugün çok enteresan bir konuda kafamızı yoracağız: İstanbul şiiri gerçekten kimin? Evet, doğru duydunuz, bu soruyu soruyoruz. Çünkü İstanbul gibi "büyük bir şehir", bazen büyük bir şiir gibi gelebiliyor ve herkes de bu şehri sahiplenmek istiyor! Yani, kim bu İstanbul’u şiirle anlatan kişi? Şairi kim? Belki de İstanbul’un çok şairi vardır, kim bilir? Bu konuda kafa karışıklığından ziyade, eğlenceli bir tartışma yapalım istedim. Hem belki biraz mizahi bir yaklaşımla, erkeklerin çözüm odaklı mantığı ile kadınların duyusal empatisi bir araya gelir ve bu esrarengiz soruya da bir yanıt buluruz. 
Erkekler Ne Derdi? İstanbul'u Çözmeye Çalışırken...
Erkekler çözüm odaklıdır, değil mi? Bu işin sonu nereye varacaksa, bir şekilde bulup çıkaracaklardır. İstanbul şiirinin yazarı kimse, bunun ardında yatan mantık neyse, hemen çözmeye çalışacaklardır. Belki de “ya bırakın, kimseye ait değil! Herkes yazmıştır, sonuçta biz de İstanbul'da yaşıyoruz” diyeceklerdir.
Bakın, erkekteki mantığı anladım, bir şeyin sahibi olmak, üzerine en uygun çözümü üretmek ya da çözüme ulaşmak çok önemlidir. "Kimseye ait değil" yaklaşımı aslında son derece stratejiktir! Çünkü "İstanbul şairi" sorusunu net bir şekilde sormak, zaten kendi başına cevabı bulmaya çalışmaktan çok daha karmaşık olabilir. Erkekler genellikle öyle "mantıklı" yaklaşırlar ki, 1000 yıl sonra bile İstanbul’un şiirini yazan şairin kim olduğunu çözmüşlerdir... ama bir bakarsınız, çözüm önerileri bir felakete dönüşebilir.
“Ya tamam da abi, bu İstanbul şiirini yazan adam ‘Nazım Hikmet’ mi, ‘Orhan Veli’ mi?” diye soran bir forumdaşımıza, bir cevap gelir: “Her ikisi de olabilir, işte ne güzel, biz zaten sonuçta anlamadık ki, ha kim yazmış, ha biz yazmışız!” Taaa, işte çözümün özüdür bu! Erkeklerin kafa karıştırıcı ama çok rahatlatıcı açıklamaları…
Kadınlar Ne Diyor? İstanbul’un Sözleri ile Derin Bağlar Kurarak...
Şimdi gelelim kadınların yaklaşımına… Kadınlar da işin içine duyguyu, ilişkiyi ve empatiyi katınca, olaylar çok farklı bir boyuta taşınıyor. İstanbul şiiri denildiğinde, ilk akla gelen şey “güzel”dir. Çünkü İstanbul öyle bir şehir ki, her köşesinde bir anlam, her sokakta bir his vardır. Kadınlar, şehrin “ruhunu” yansıtan bu şiire, daha çok empatik bir bakış açısıyla yaklaşırlar.
Tabii ki İstanbul’u sadece "kim yazmış?" sorusuyla sınırlamak bir kadına göre haksızlık olur. O yüzden kadınlar, “Bence İstanbul’un şiirini yazan, hem şiir yazarken İstanbul’u hisseden, hem de her bir sokağında aşkı, hüzünleri, gülümsemeleri, kavgaları, tutkulu geceleri keşfeden birisi olmalı!” diye başlarlar. “Orhan Veli de Nazım Hikmet de, evet yazmış olabilirler ama işte ‘her kadın İstanbul’du, her kadın bir şiir’ de demiştir” diyebilirler. Kadınlar için bu bir ilişkiyi simgeler, şehri her yönüyle anlama, koklama ve dokunma meselesidir. Bütün duyguların harmanı gibi…
Hadi, şimdi kafanızı karıştırmaya başladık ama bir başka şey daha var: Kadınlar ve erkekler arasındaki bu farkları gözlemlemek, İstanbul şiirinin yazarı kim olursa olsun, ortada çok büyük bir gerçek var: İstanbul’un her zaman bir “yeri” vardır.
İstanbul Şiiri Herkesin Şiiri Olabilir mi?
İstanbul şiirinin yazarı kim? Hadi gelin bunu birlikte tartışalım, çünkü belki de bu sorunun cevabı aslında herkesin kendine ait. Belki de İstanbul bir şairin değil, her insanın şiiri! Çünkü şehri bir insanın bakış açısıyla görebilirsiniz, bir başka bakış açısıyla başka bir şiire dönüşebilir. İstanbul'da deniz kokusu, martı çığlıkları, kışın nemli havası ve yazın sıcağı her birini farklı şekilde hissettirir. Erkekler ve kadınlar da bu duygulara farklı açılardan yaklaşır, bu da şiiri yazan kişinin herkesin bakış açısını kapsayan bir özelliği olabilir.
Düşünsenize, bir İstanbul şiiri yazıyorsunuz ve aklınızda erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımı ile kadınların duygusal dünyası harmanlanıyor. Kim demiş İstanbul’un şiirini tek bir kişi yazmalı diye? Herkesin bir parçası var burada.
Belki de bu yüzden İstanbul’un şiiri her insanın içindeki duygulara hitap eder. Kimse, İstanbul’u tek başına anlamaya çalışmamalı. Hep birlikte anlamaya çalışmalıyız. Ne dersiniz?
Forumda Fikirler ve Yorumlarınızı Bekliyoruz!
Şimdi sevgili forumdaşlar, sözü size bırakıyorum: İstanbul şiirini kim yazmış olabilir? Erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımı ile kadınların derin duygusal bakış açıları, sizce bu konuda nasıl bir şair ortaya çıkarır? Sizce İstanbul’un şiiri bir başkasına ait olabilir mi, yoksa hepimizin şiiri mi?
Yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum! Hem eğlenelim, hem de kafamızdaki bu İstanbul şiiri bilmecesini birlikte çözelim!
Merhaba forumdaşlar!
Bugün çok enteresan bir konuda kafamızı yoracağız: İstanbul şiiri gerçekten kimin? Evet, doğru duydunuz, bu soruyu soruyoruz. Çünkü İstanbul gibi "büyük bir şehir", bazen büyük bir şiir gibi gelebiliyor ve herkes de bu şehri sahiplenmek istiyor! Yani, kim bu İstanbul’u şiirle anlatan kişi? Şairi kim? Belki de İstanbul’un çok şairi vardır, kim bilir? Bu konuda kafa karışıklığından ziyade, eğlenceli bir tartışma yapalım istedim. Hem belki biraz mizahi bir yaklaşımla, erkeklerin çözüm odaklı mantığı ile kadınların duyusal empatisi bir araya gelir ve bu esrarengiz soruya da bir yanıt buluruz. Erkekler Ne Derdi? İstanbul'u Çözmeye Çalışırken...
Erkekler çözüm odaklıdır, değil mi? Bu işin sonu nereye varacaksa, bir şekilde bulup çıkaracaklardır. İstanbul şiirinin yazarı kimse, bunun ardında yatan mantık neyse, hemen çözmeye çalışacaklardır. Belki de “ya bırakın, kimseye ait değil! Herkes yazmıştır, sonuçta biz de İstanbul'da yaşıyoruz” diyeceklerdir.
Bakın, erkekteki mantığı anladım, bir şeyin sahibi olmak, üzerine en uygun çözümü üretmek ya da çözüme ulaşmak çok önemlidir. "Kimseye ait değil" yaklaşımı aslında son derece stratejiktir! Çünkü "İstanbul şairi" sorusunu net bir şekilde sormak, zaten kendi başına cevabı bulmaya çalışmaktan çok daha karmaşık olabilir. Erkekler genellikle öyle "mantıklı" yaklaşırlar ki, 1000 yıl sonra bile İstanbul’un şiirini yazan şairin kim olduğunu çözmüşlerdir... ama bir bakarsınız, çözüm önerileri bir felakete dönüşebilir.
“Ya tamam da abi, bu İstanbul şiirini yazan adam ‘Nazım Hikmet’ mi, ‘Orhan Veli’ mi?” diye soran bir forumdaşımıza, bir cevap gelir: “Her ikisi de olabilir, işte ne güzel, biz zaten sonuçta anlamadık ki, ha kim yazmış, ha biz yazmışız!” Taaa, işte çözümün özüdür bu! Erkeklerin kafa karıştırıcı ama çok rahatlatıcı açıklamaları…
Kadınlar Ne Diyor? İstanbul’un Sözleri ile Derin Bağlar Kurarak...
Şimdi gelelim kadınların yaklaşımına… Kadınlar da işin içine duyguyu, ilişkiyi ve empatiyi katınca, olaylar çok farklı bir boyuta taşınıyor. İstanbul şiiri denildiğinde, ilk akla gelen şey “güzel”dir. Çünkü İstanbul öyle bir şehir ki, her köşesinde bir anlam, her sokakta bir his vardır. Kadınlar, şehrin “ruhunu” yansıtan bu şiire, daha çok empatik bir bakış açısıyla yaklaşırlar.
Tabii ki İstanbul’u sadece "kim yazmış?" sorusuyla sınırlamak bir kadına göre haksızlık olur. O yüzden kadınlar, “Bence İstanbul’un şiirini yazan, hem şiir yazarken İstanbul’u hisseden, hem de her bir sokağında aşkı, hüzünleri, gülümsemeleri, kavgaları, tutkulu geceleri keşfeden birisi olmalı!” diye başlarlar. “Orhan Veli de Nazım Hikmet de, evet yazmış olabilirler ama işte ‘her kadın İstanbul’du, her kadın bir şiir’ de demiştir” diyebilirler. Kadınlar için bu bir ilişkiyi simgeler, şehri her yönüyle anlama, koklama ve dokunma meselesidir. Bütün duyguların harmanı gibi…
Hadi, şimdi kafanızı karıştırmaya başladık ama bir başka şey daha var: Kadınlar ve erkekler arasındaki bu farkları gözlemlemek, İstanbul şiirinin yazarı kim olursa olsun, ortada çok büyük bir gerçek var: İstanbul’un her zaman bir “yeri” vardır.
İstanbul Şiiri Herkesin Şiiri Olabilir mi?
İstanbul şiirinin yazarı kim? Hadi gelin bunu birlikte tartışalım, çünkü belki de bu sorunun cevabı aslında herkesin kendine ait. Belki de İstanbul bir şairin değil, her insanın şiiri! Çünkü şehri bir insanın bakış açısıyla görebilirsiniz, bir başka bakış açısıyla başka bir şiire dönüşebilir. İstanbul'da deniz kokusu, martı çığlıkları, kışın nemli havası ve yazın sıcağı her birini farklı şekilde hissettirir. Erkekler ve kadınlar da bu duygulara farklı açılardan yaklaşır, bu da şiiri yazan kişinin herkesin bakış açısını kapsayan bir özelliği olabilir.
Düşünsenize, bir İstanbul şiiri yazıyorsunuz ve aklınızda erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımı ile kadınların duygusal dünyası harmanlanıyor. Kim demiş İstanbul’un şiirini tek bir kişi yazmalı diye? Herkesin bir parçası var burada.
Belki de bu yüzden İstanbul’un şiiri her insanın içindeki duygulara hitap eder. Kimse, İstanbul’u tek başına anlamaya çalışmamalı. Hep birlikte anlamaya çalışmalıyız. Ne dersiniz?
Forumda Fikirler ve Yorumlarınızı Bekliyoruz!
Şimdi sevgili forumdaşlar, sözü size bırakıyorum: İstanbul şiirini kim yazmış olabilir? Erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımı ile kadınların derin duygusal bakış açıları, sizce bu konuda nasıl bir şair ortaya çıkarır? Sizce İstanbul’un şiiri bir başkasına ait olabilir mi, yoksa hepimizin şiiri mi?
Yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum! Hem eğlenelim, hem de kafamızdaki bu İstanbul şiiri bilmecesini birlikte çözelim!