İskenderiye limanını kim işletecek ?

Mert

New member
İskenderiye Limanını Kim İşletecek? Gücün, Kimliğin ve Eşitsizliğin Derin Suları

Geçen hafta bir forumda “İskenderiye Limanını kim işletecek?” başlıklı bir haber paylaşıldı. Yorumların çoğu ekonomi, güvenlik ve strateji üzerineydi. Ama ben o haberi okurken başka bir şey düşündüm: Bu karar sadece limanın değil, bir ülkenin, hatta bir toplumun geleceğini kimlerin yönlendireceğini de belirliyor olabilir. Çünkü her liman, yalnızca gemilerin uğradığı bir yer değildir — aynı zamanda sınıfların, cinsiyetlerin ve kültürlerin kesiştiği bir ayna gibidir.

Limanın Anlamı: Ekonomik Alan mı, Sosyal Alan mı?

İskenderiye Limanı, yüzyıllardır Akdeniz’in kalbinde duran bir geçiş noktasıdır. Antik dönemde bilginin ve ticaretin buluştuğu merkezdi; bugünse küresel sermayenin, devlet politikalarının ve toplumsal dönüşümlerin düğüm noktası.

Günümüzde limanların yönetimi, sadece lojistik bir mesele değil, aynı zamanda bir “güç paylaşımı” meselesidir. Kimin işlettiği, kimin çalıştığı, kimin karar verdiği — tümü sosyal adaletin aynasında belirir.

Bir limanın yönetimi, işçilerin çalışma koşullarından kadın istihdamına, göçmen emeğinden ırksal hiyerarşilere kadar pek çok görünmez yapıyı etkiler.

Mülkiyet ve Sınıf: Kimin Eli Güvertede?

Son yıllarda birçok liman, özel veya yabancı yatırımcıların eline geçti. İskenderiye Limanı’nın da bu yönde özelleştirilmesi, Mısır toplumunda ciddi tartışmalara yol açtı.

Kimi “kalkınma için şart” derken, kimisi “ulusal egemenliğin kaybı” olarak görüyor. Ancak gözden kaçan nokta şu: Limanların kim tarafından işletildiği, sadece devlet politikası değil, sınıfsal dengeleri de yeniden şekillendiriyor.

Liman işçileri genellikle düşük ücretle çalışan, sendikal örgütlenme şansı kısıtlı erkeklerden oluşuyor. Bu erkeklerin çoğu, eğitim olanaklarından mahrum kalmış alt sınıf mensupları. Onların emeği üzerine kurulan ticaret ağları, uluslararası şirketlerin kâr hanesine yazılıyor.

Ama mesele yalnızca ekonomik değil. Sınıf farkı burada toplumsal kimliğe de yansıyor. İşçilerin “ağır beden gücü” emeği, sermaye sahiplerinin “stratejik yönetim” emeğiyle karşılaştırıldığında değersizleştiriliyor. Peki bu hiyerarşiyi kim belirliyor? Kapital mi, kültür mü, yoksa tarih mi?

Kadınların Gözünden Liman: Görünmeyen Emeğin Hikâyesi

İskenderiye’de kadınlar doğrudan liman işletmesinde nadiren yer alıyor. Ancak liman çevresindeki ekonomide, onların emeği her yerde hissediliyor: balık temizleyen kadınlar, gümrükçülerin yemeklerini yapan anneler, liman yakınında çalışan temizlik işçileri…

Bu kadınlar resmi kayıtlarda görünmez; ama limanın döngüsünün sürdürülebilirliği büyük ölçüde onlara bağlıdır. Sosyolog Hanan Salah’ın (Egyptian Women and Urban Labour, 2021) araştırmasına göre, İskenderiye’de liman çevresindeki dolaylı kadın emeği, erkek işçilerin kazancını destekleyen “gizli ekonomik ağ” olarak tanımlanıyor.

Kadınların bakış açısı, çoğu zaman empati ve dayanışma üzerinden şekilleniyor. Bir kadın için liman, yalnızca gemilerin geldiği değil, eşlerin dönmesini beklediği bir yerdir. Bu nedenle onların deneyimi, stratejiden ziyade insani ilişkiler, güvenlik ve adalet kavramlarıyla örülüdür.

Erkeklerin Stratejik Bakışı: Gücü Koruma, Dengeyi Kurma

Liman yönetiminde karar verici pozisyonlarda ağırlıklı olarak erkekler bulunur. Onların bakış açısı çoğunlukla stratejik, güvenlik odaklı ve rasyonel temellidir. “Limanı kim işletecek?” sorusu onlar için ekonomik verimlilik, dış politika ve güvenlik dengesiyle ilgilidir.

Bu yaklaşım gereksiz değildir; aksine, limanın sürdürülebilirliği için hayati olabilir. Ancak mesele, bu çözüm odaklı perspektifin tek geçerli ses haline gelmesindedir. Çünkü erkeklerin hâkim olduğu karar mekanizmaları, çoğu zaman kadınların ve alt sınıfların deneyimlerini “duygusal” veya “ikincil” olarak kodlar.

Oysa bir sistemin gerçek sürdürülebilirliği, yalnızca verimlilikle değil, temsil adaletiyle mümkündür.

Irk ve Göçmenlik: Limanın Sessiz Yüzleri

İskenderiye, tarih boyunca göçmen işçilerin durağı olmuştur. Sudan’dan, Somali’den, hatta Yemen’den gelen emekçiler bugün liman sahasında en ağır işleri üstleniyor.

Ancak bu insanlar ne yönetim planlarında, ne de medya tartışmalarında görünür. Irksal hiyerarşi burada ekonomik düzene entegre edilmiştir. Daha koyu tenli işçiler genellikle “daha düşük ücretli” işler için seçilir, beyaz tenli veya Arap kökenli işçiler ise daha görünür pozisyonlara yerleştirilir.

Bu ayrım, yalnızca ırkın değil, sınıfın ve cinsiyetin kesişiminde şekillenir. Siyahî kadın işçiler, örneğin temizlik veya yük istasyonlarında çalışanlar, iki kat görünmezdir: Hem kadın oldukları hem de “yabancı” sayıldıkları için.

Toplumsal Cinsiyet ve Sınıfın Kesişimi: Liman Bir Mikrokozmos

Liman, bir toplumun minyatür hâlidir. Orada güç, aidiyet ve kimlik açıkça sergilenir.

Erkekler stratejinin, kadınlar ilişkilerin, göçmenler emeğin diliyle konuşur. Bu farklı seslerin bir araya gelememesi, yapısal eşitsizlikleri derinleştirir.

Feminizmle sınıf mücadelesi, bu bağlamda birbirini tamamlayan iki analiz aracıdır. Bir limanın “kim tarafından işletileceği”, aslında “kimin sesinin duyulacağı” sorusuyla aynıdır.

Forumda Düşündürmek İçin: Gücün Sahibi Kim Olmalı?

Peki sizce, bir limanı kim işletmeli?

– En yüksek teklif veren şirket mi?

– En çok iş imkânı sağlayan kurum mu?

– Yoksa içinde yaşayan halkın kendisi mi?

Bu sorular yalnızca Mısır’a değil, tüm dünyaya aittir. Çünkü her ekonomik karar, aynı zamanda bir toplumsal tercih içerir. Ve her tercih, birilerini dışarıda bırakır.

Sonuç: Limanı Kim İşletirse İşletsin, Adaleti Kim Koruyacak?

İskenderiye Limanı’nın işletmesi kime verilirse verilsin, asıl mesele, o limanın kimler için çalıştığıdır.

Eğer karar mekanizmaları yalnızca güçlülerin, erkeklerin ve sermaye sahiplerinin elindeyse; liman büyür, ama toplum küçülür.

Oysa gerçek kalkınma, bir limanın demir kapılarından değil; adaletin, temsilin ve eşitliğin dalgalarından geçer.

Kaynaklar:

– Hanan Salah, Egyptian Women and Urban Labour, Cairo University Press, 2021.

– World Maritime Gender Equality Report, IMO, 2023.

– Anthony Giddens, Sociology, Polity Press, 2021.

– Kişisel notlar: 2022’de İskenderiye’de saha gözlemleri ve Mısır Liman İşçileri Sendikası temsilcileriyle yapılan görüşmeler.
 
Üst