Sena
New member
**İBK’yi Yapmazsan Ne Olur? Bir Hikâye Anlatayım…**
Selam arkadaşlar,
Bugün sizlere biraz farklı bir şey anlatmak istiyorum. Duyduğumda beni bayağı etkileyen, belki de birçoğumuzun göz ardı ettiği bir durumu anlatan bir hikâye. Bu hikâye, bir iş yerinde, bir ekibin hayatta kalma mücadelesini anlatıyor. Hadi, birlikte bakalım; bu hikayenin sonunda İBK (İç Bağlantı Kontrolü) yapılmadığında neler olduğunu daha iyi anlayacağız.
**Bir Sabah, Ekip Çalışması Başladı…**
Bir sabah, şirketin dev projelerinden biri için büyük bir toplantı yapılacaktı. Ekipler, projede en iyi sonuçları alabilmek için saatlerce çalışmıştı. Ama bir şey eksikti: İBK. Yani İç Bağlantı Kontrolü, herkesin birbirini anlaması, doğru iletişimde olması ve süreçlerin birbirine bağlı olmasını sağlamak. Bu, genellikle göz ardı edilen ama aslında çok kritik bir adım.
Projede görevli olan Ahmet, bu eksikliği fark etmemişti. Yani, "Benim işim bitti, her şey yolunda" düşüncesiyle işine devam ediyordu. O, stratejik düşünen, çözüm odaklı bir liderdi. Gerçekten de bir şeylerin yolunda gitmesi için sürekli çözüm arayarak strateji üreten biriydi. Ama bir şeyler eksikti.
**Ekip Üzerindeki İlk Gerginlik: Aysel’in Sesi Duyulmadı…**
Ekip, Ahmet'in stratejik kararlarıyla işe koyulmuştu. Ancak, Aysel, içeriği çok iyi bilen ve empatik yaklaşımıyla herkesin yanında olan bir ekip arkadaşıydı. Her zaman insanları dinler, onları anlamaya çalışır ve en önemlisi, ekibin moralini yüksek tutmaya özen gösterirdi. Ancak bugün, bir şeyler tuhaf gidiyordu.
Aysel, herkesin rahatça çalışabilmesi için bazı düzenlemeler önerdi ama kimse onu dinlemedi. Kimse ona ciddi anlamda kulak vermedi. Ahmet, çözüm odaklı yaklaşımını sürdürürken, insan ilişkilerindeki kırılmaların farkına varamadı. Onun gözünde, işin yolunda gitmesi için sonuçların belirlenmesi yeterliydi. Ancak Aysel için işler farklıydı. İşlerin düzgün gitmesi için ekip üyelerinin birbirini anlaması, güven ve dayanışmanın ön planda olması gerektiğini biliyordu.
**Gün Geçtikçe, Sorunlar Derinleşiyor…**
Bir hafta geçti. Proje için çok önemli bir toplantı yapılacaktı. Ama işler iyice karmaşıklaşmıştı. Ekip üyeleri birbirlerine güvenmiyor, herkes kendi başına hareket etmeye başlamıştı. Ahmet, çözüm odaklı bir strateji belirleyip problemi hızla çözmeyi planlıyordu. Ancak, Aysel’in önerileri ve gözlemleri giderek daha da önem kazanıyordu. Aysel, ekibin içindeki boşlukları fark etmişti ve bunun çözülmesi gerektiğini çok iyi biliyordu.
Bir gün, projede önemli bir hata yapıldı. Bilgi akışındaki eksiklik ve iç bağlantıdaki bozukluk yüzünden, kritik bir aşamada yanlış bilgi kullanıldı ve işler berbat oldu. Ahmet, çözüm bulmak için çırpınıyor, ama Aysel'in gözlemleri doğrultusunda atılacak bir adım olmadığını fark etti. Çünkü bağlar kopmuştu.
**Yıkım Başlıyor: İBK’sız Devam Etmek…**
Proje her geçen gün daha fazla kötüye gidiyordu. Ekip üyeleri arasında yaşanan çatışmalar, verimsizliğin artmasına yol açtı. Aysel, işlerin hiç de doğru gitmediğini fark ediyordu ama ona kimse kulak asmıyordu. Ahmet, projeyi toparlamak için hızla stratejiler geliştirmeye çalıştı ama ekip içindeki kırılmaların farkında bile değildi.
Bir süre sonra, proje tamamlanmadan teslim edilmek zorunda kaldı ve sonuç felaketti. Hem maliyet arttı hem de ekip içindeki moral tamamen sıfırlandı. Ahmet, her ne kadar sorunu çözmeye çalışsa da, artık iş işten geçmişti. Aysel, "Eğer İç Bağlantı Kontrolü (İBK) düzgün yapılsaydı, bu kadar büyük bir yıkım yaşanmazdı," diyerek içini çekti. Çünkü insan ilişkilerine ve ekip içi bağlara dikkat edilmemişti.
**Sonuç: İç Bağlantı Kontrolü Gerçekten Önemli mi?**
Evet, arkadaşlar… Hikayenin sonunda gördük ki, İBK yani İç Bağlantı Kontrolü yapılmadığında neler olabileceğini fazlasıyla deneyimledik. Ahmet, çözüm odaklı, stratejik bir liderdi. Ama Aysel’in empatik yaklaşımını göz ardı etti. İnsanların birbirini anlaması, sağlıklı bir iletişim kurabilmesi ve birbirine güvenmesi, en az proje stratejisinin doğru olması kadar önemli. Eğer iç bağlantı düzgün kurulsaydı, projede yaşanan bu kaos ve yıkım yaşanmazdı.
Hikayede Ahmet’in çözüm odaklı yaklaşımı ve Aysel’in empatik bakış açısı, her iki tarafın da ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Strateji ve sonuç odaklı düşünmek elbette önemli; fakat ilişkiler, insan bağlantıları ve iç iletişim de aynı derecede değerli. Bir projede bu dengeyi kurmak, hem kişisel hem de toplumsal düzeyde başarıyı getirir.
**Bir Sonraki Projeye Daha Dikkatle Bakalım…**
Bu hikaye, bir hatadan çok, bize ders vermek için anlatıldı. Bir dahaki projede ya da işte, günlük hayatımızda İBK'yi unutmamak gerekiyor. İletişim, güven, empati ve bağlantı – işte başarının sırrı burada yatıyor. Ahmet’in ve Aysel’in hikayesinden alacağımız ders, başarılı bir proje için sadece teknik değil, aynı zamanda insan odaklı bir yaklaşımın da kritik olduğudur. Birbirimize kulak vermek, birbirimizi anlamak ve bağlarımızı sağlam tutmak, her şeyin önündedir.
Hikaye bitti, ama ders çıkartmamız gereken çok şey var.
Selam arkadaşlar,
Bugün sizlere biraz farklı bir şey anlatmak istiyorum. Duyduğumda beni bayağı etkileyen, belki de birçoğumuzun göz ardı ettiği bir durumu anlatan bir hikâye. Bu hikâye, bir iş yerinde, bir ekibin hayatta kalma mücadelesini anlatıyor. Hadi, birlikte bakalım; bu hikayenin sonunda İBK (İç Bağlantı Kontrolü) yapılmadığında neler olduğunu daha iyi anlayacağız.
**Bir Sabah, Ekip Çalışması Başladı…**
Bir sabah, şirketin dev projelerinden biri için büyük bir toplantı yapılacaktı. Ekipler, projede en iyi sonuçları alabilmek için saatlerce çalışmıştı. Ama bir şey eksikti: İBK. Yani İç Bağlantı Kontrolü, herkesin birbirini anlaması, doğru iletişimde olması ve süreçlerin birbirine bağlı olmasını sağlamak. Bu, genellikle göz ardı edilen ama aslında çok kritik bir adım.
Projede görevli olan Ahmet, bu eksikliği fark etmemişti. Yani, "Benim işim bitti, her şey yolunda" düşüncesiyle işine devam ediyordu. O, stratejik düşünen, çözüm odaklı bir liderdi. Gerçekten de bir şeylerin yolunda gitmesi için sürekli çözüm arayarak strateji üreten biriydi. Ama bir şeyler eksikti.
**Ekip Üzerindeki İlk Gerginlik: Aysel’in Sesi Duyulmadı…**
Ekip, Ahmet'in stratejik kararlarıyla işe koyulmuştu. Ancak, Aysel, içeriği çok iyi bilen ve empatik yaklaşımıyla herkesin yanında olan bir ekip arkadaşıydı. Her zaman insanları dinler, onları anlamaya çalışır ve en önemlisi, ekibin moralini yüksek tutmaya özen gösterirdi. Ancak bugün, bir şeyler tuhaf gidiyordu.
Aysel, herkesin rahatça çalışabilmesi için bazı düzenlemeler önerdi ama kimse onu dinlemedi. Kimse ona ciddi anlamda kulak vermedi. Ahmet, çözüm odaklı yaklaşımını sürdürürken, insan ilişkilerindeki kırılmaların farkına varamadı. Onun gözünde, işin yolunda gitmesi için sonuçların belirlenmesi yeterliydi. Ancak Aysel için işler farklıydı. İşlerin düzgün gitmesi için ekip üyelerinin birbirini anlaması, güven ve dayanışmanın ön planda olması gerektiğini biliyordu.
**Gün Geçtikçe, Sorunlar Derinleşiyor…**
Bir hafta geçti. Proje için çok önemli bir toplantı yapılacaktı. Ama işler iyice karmaşıklaşmıştı. Ekip üyeleri birbirlerine güvenmiyor, herkes kendi başına hareket etmeye başlamıştı. Ahmet, çözüm odaklı bir strateji belirleyip problemi hızla çözmeyi planlıyordu. Ancak, Aysel’in önerileri ve gözlemleri giderek daha da önem kazanıyordu. Aysel, ekibin içindeki boşlukları fark etmişti ve bunun çözülmesi gerektiğini çok iyi biliyordu.
Bir gün, projede önemli bir hata yapıldı. Bilgi akışındaki eksiklik ve iç bağlantıdaki bozukluk yüzünden, kritik bir aşamada yanlış bilgi kullanıldı ve işler berbat oldu. Ahmet, çözüm bulmak için çırpınıyor, ama Aysel'in gözlemleri doğrultusunda atılacak bir adım olmadığını fark etti. Çünkü bağlar kopmuştu.
**Yıkım Başlıyor: İBK’sız Devam Etmek…**
Proje her geçen gün daha fazla kötüye gidiyordu. Ekip üyeleri arasında yaşanan çatışmalar, verimsizliğin artmasına yol açtı. Aysel, işlerin hiç de doğru gitmediğini fark ediyordu ama ona kimse kulak asmıyordu. Ahmet, projeyi toparlamak için hızla stratejiler geliştirmeye çalıştı ama ekip içindeki kırılmaların farkında bile değildi.
Bir süre sonra, proje tamamlanmadan teslim edilmek zorunda kaldı ve sonuç felaketti. Hem maliyet arttı hem de ekip içindeki moral tamamen sıfırlandı. Ahmet, her ne kadar sorunu çözmeye çalışsa da, artık iş işten geçmişti. Aysel, "Eğer İç Bağlantı Kontrolü (İBK) düzgün yapılsaydı, bu kadar büyük bir yıkım yaşanmazdı," diyerek içini çekti. Çünkü insan ilişkilerine ve ekip içi bağlara dikkat edilmemişti.
**Sonuç: İç Bağlantı Kontrolü Gerçekten Önemli mi?**
Evet, arkadaşlar… Hikayenin sonunda gördük ki, İBK yani İç Bağlantı Kontrolü yapılmadığında neler olabileceğini fazlasıyla deneyimledik. Ahmet, çözüm odaklı, stratejik bir liderdi. Ama Aysel’in empatik yaklaşımını göz ardı etti. İnsanların birbirini anlaması, sağlıklı bir iletişim kurabilmesi ve birbirine güvenmesi, en az proje stratejisinin doğru olması kadar önemli. Eğer iç bağlantı düzgün kurulsaydı, projede yaşanan bu kaos ve yıkım yaşanmazdı.
Hikayede Ahmet’in çözüm odaklı yaklaşımı ve Aysel’in empatik bakış açısı, her iki tarafın da ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Strateji ve sonuç odaklı düşünmek elbette önemli; fakat ilişkiler, insan bağlantıları ve iç iletişim de aynı derecede değerli. Bir projede bu dengeyi kurmak, hem kişisel hem de toplumsal düzeyde başarıyı getirir.
**Bir Sonraki Projeye Daha Dikkatle Bakalım…**
Bu hikaye, bir hatadan çok, bize ders vermek için anlatıldı. Bir dahaki projede ya da işte, günlük hayatımızda İBK'yi unutmamak gerekiyor. İletişim, güven, empati ve bağlantı – işte başarının sırrı burada yatıyor. Ahmet’in ve Aysel’in hikayesinden alacağımız ders, başarılı bir proje için sadece teknik değil, aynı zamanda insan odaklı bir yaklaşımın da kritik olduğudur. Birbirimize kulak vermek, birbirimizi anlamak ve bağlarımızı sağlam tutmak, her şeyin önündedir.
Hikaye bitti, ama ders çıkartmamız gereken çok şey var.