Irem
New member
Evla Hangi Dilde Konuşur?
Merhaba dostlar,
Bugün sizlerle içimde uzun zamandır yankılanan bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Hani bazı hikâyeler vardır ya, okurken değil de bittikten sonra insanın boğazına oturur, düşünürken sessizce dokunur kalbine… İşte bu öyle bir hikâye. Başlığı “Evla hangi dilde konuşur?” ama aslında bu hikâye bir dilden çok, bir anlayışın, bir farkın, bir buluşmanın hikâyesi.
---
Bir Adam ve Bir Kadın: Farklı Dillerin Aynı Kalbi
Ali, hayatı boyunca çözüm arayan bir adam olmuştu. Çocukken bozulan oyuncaklarını söker, neden kırıldığını bulur, sonra da kendi yöntemleriyle tamir ederdi. Yıllar geçti, oyuncakların yerini insanlar aldı ama Ali’nin yaklaşımı hiç değişmedi: “Bir sorun varsa, çözmek gerekir.”
Elif ise hayatı “anlamaya” adamıştı. Üniversitede psikoloji okurken insanların duygularının derinliğini keşfetmiş, empatiyle örülmüş bir dünya kurmuştu kendine. Onun için bir sorun çözülmek değil, hissedilmek isterdi.
Bir gün yolları kesişti. Klasik bir tesadüf değil, sanki hayatın bilinçli bir planı gibiydi bu karşılaşma. Ali, bir yardım derneğinde gönüllü olarak çalışırken, Elif orada duygusal destek programını yürütüyordu. Aynı amaç, farklı yollar…
---
“Sorunu Çözmek mi, Anlamak mı?”
Bir akşam, dernekteki gençlerle ilgili bir problem çıktı. Gençlerden biri gönüllü programını bırakmak istemişti.
Ali hemen toplantı odasına girip, “Tamam, nedenini öğrenelim, çözüm bulalım.” dedi.
Elif ise durdu, sessizce bir sandalye çekip oturdu. “Belki önce nedenini değil, hissettiğini duymamız gerek,” diye fısıldadı.
Ali anlamadı. “Ne fark eder? Eğer nedenini öğrenirsek zaten hissini de anlarız.”
Elif gülümsedi. “Hayır Ali. İnsanlar bazen nedenlerini bile bilmeden hissederler. Bazen birini dinlemek, çözümden daha değerlidir.”
O an ikisi de kendi dilinde konuşuyordu.
Ali mantığın, Elif ise kalbin dilinde.
Ama “Evla” dedi Elif bir süre sonra, “Senin anlayacağın dilden konuşursam belki köprü kurabiliriz. Evla, Arapça kökenli bir kelime. Anlamı: ‘En uygun olan, en layık, en doğru seçim.’ Belki de mesele bu. Herkes kendi dilinde haklı ama birlikte konuşmanın evlası başka.”
---
Bir İlişkinin İnşası: Strateji ve Empati Arasında
Zamanla aralarındaki fark bir çatışmaya değil, bir dengeye dönüştü. Ali’nin stratejik düşüncesi, Elif’in duygusal zekâsıyla birleşince ortaya bambaşka bir güç çıktı.
Ali, Elif sayesinde sustuğu anların değerini öğrendi.
Elif, Ali sayesinde bazen hissetmek kadar harekete geçmenin de gerekli olduğunu fark etti.
Bir gün dernekte büyük bir kriz yaşandı. Yardım malzemeleri dağıtımı karışmış, insanlar şikâyet ediyordu.
Ali hemen plan yaptı, sorumluları organize etti.
Elif ise bir kenara çekilip ağlayan bir çocuğun yanına gitti. “Üzülme, bazen büyük işler bile küçük kalplerde başlar,” dedi.
Sonra ikisi bir araya geldiler. Ali planı anlattı, Elif insanların nasıl hissettiğini.
Ve ilk defa aynı anda hem çözüm hem huzur doğdu o odada.
O an Ali fark etti: Elif’in dili yumuşaktı ama etkiliydi. Onunki sertti ama eksikti.
Birbirlerini tamamlıyorlardı.
---
Evla’nın Dili: Kalp ile Akıl Arasında Bir Köprü
Bir gece dernekten çıkarken, yağmur ince ince yağıyordu.
Elif, “Sence Evla hangi dilde konuşur?” diye sordu birden.
Ali şaşırdı. “Ne demek o?”
“Yani, sence en doğru iletişim, en uygun dil hangisi? Akıl mı, kalp mi?”
Ali sustu. Sonra bir an düşündü.
“Belki ikisi de değil. Belki Evla, biri susarken diğerinin anladığı dildir.”
Elif gözlerini ona çevirdi, dudaklarında hafif bir tebessüm belirdi.
“Evet,” dedi. “Evla belki de birbirimizi dönüştürdüğümüz yerde konuşur.”
---
Forumdaşlar, Sizce Evla’nın Dili Hangisi?
Bu hikâyeyi yazarken düşündüm; belki hepimiz Ali’yiz biraz, belki Elif’iz.
Bazılarımız çözüm bulmaya çalışırken, bazılarımız sadece anlaşılmak istiyor.
Ama “Evla” belki de bu iki dünyanın tam ortasında, anlayışın sessiz yerinde konuşuyor.
Belki de bir ilişkide, bir dostlukta, hatta bir tartışmada bile önemli olan haklı olmak değil, evla olmak…
Yani, en uygun, en anlayışlı, en insanca olan yolu bulmak.
Peki sizce?
Evla sizce hangi dilde konuşur?
Kalbin mi, aklın mı, yoksa ikisinin kesiştiği o ince çizginin mi dilinde?
---
Son Söz
Her birimizin içinde bir Ali ve bir Elif var.
Bir yanımız çözmek ister, diğer yanımız anlamak.
Ama hayat, sadece birini seçtiğimizde değil, ikisini dengelediğimizde anlam buluyor.
Ve belki de Evla’nın dili, ne kadın ne erkek; ne çözümcü ne duygusal…
Evla’nın dili insan dili.
Bir kalpten diğerine geçen, tercümana ihtiyaç duymayan o sessiz dil.
Forumdaşlar, yorumlarınızı merak ediyorum.
Sizce Evla’nın dili sizin hayatınızda hangi anlarda konuştu?
Belki de farkında olmadan hepimiz o dili çoktan öğrendik…
Merhaba dostlar,
Bugün sizlerle içimde uzun zamandır yankılanan bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Hani bazı hikâyeler vardır ya, okurken değil de bittikten sonra insanın boğazına oturur, düşünürken sessizce dokunur kalbine… İşte bu öyle bir hikâye. Başlığı “Evla hangi dilde konuşur?” ama aslında bu hikâye bir dilden çok, bir anlayışın, bir farkın, bir buluşmanın hikâyesi.
---
Bir Adam ve Bir Kadın: Farklı Dillerin Aynı Kalbi
Ali, hayatı boyunca çözüm arayan bir adam olmuştu. Çocukken bozulan oyuncaklarını söker, neden kırıldığını bulur, sonra da kendi yöntemleriyle tamir ederdi. Yıllar geçti, oyuncakların yerini insanlar aldı ama Ali’nin yaklaşımı hiç değişmedi: “Bir sorun varsa, çözmek gerekir.”
Elif ise hayatı “anlamaya” adamıştı. Üniversitede psikoloji okurken insanların duygularının derinliğini keşfetmiş, empatiyle örülmüş bir dünya kurmuştu kendine. Onun için bir sorun çözülmek değil, hissedilmek isterdi.
Bir gün yolları kesişti. Klasik bir tesadüf değil, sanki hayatın bilinçli bir planı gibiydi bu karşılaşma. Ali, bir yardım derneğinde gönüllü olarak çalışırken, Elif orada duygusal destek programını yürütüyordu. Aynı amaç, farklı yollar…
---
“Sorunu Çözmek mi, Anlamak mı?”
Bir akşam, dernekteki gençlerle ilgili bir problem çıktı. Gençlerden biri gönüllü programını bırakmak istemişti.
Ali hemen toplantı odasına girip, “Tamam, nedenini öğrenelim, çözüm bulalım.” dedi.
Elif ise durdu, sessizce bir sandalye çekip oturdu. “Belki önce nedenini değil, hissettiğini duymamız gerek,” diye fısıldadı.
Ali anlamadı. “Ne fark eder? Eğer nedenini öğrenirsek zaten hissini de anlarız.”
Elif gülümsedi. “Hayır Ali. İnsanlar bazen nedenlerini bile bilmeden hissederler. Bazen birini dinlemek, çözümden daha değerlidir.”
O an ikisi de kendi dilinde konuşuyordu.
Ali mantığın, Elif ise kalbin dilinde.
Ama “Evla” dedi Elif bir süre sonra, “Senin anlayacağın dilden konuşursam belki köprü kurabiliriz. Evla, Arapça kökenli bir kelime. Anlamı: ‘En uygun olan, en layık, en doğru seçim.’ Belki de mesele bu. Herkes kendi dilinde haklı ama birlikte konuşmanın evlası başka.”
---
Bir İlişkinin İnşası: Strateji ve Empati Arasında
Zamanla aralarındaki fark bir çatışmaya değil, bir dengeye dönüştü. Ali’nin stratejik düşüncesi, Elif’in duygusal zekâsıyla birleşince ortaya bambaşka bir güç çıktı.
Ali, Elif sayesinde sustuğu anların değerini öğrendi.
Elif, Ali sayesinde bazen hissetmek kadar harekete geçmenin de gerekli olduğunu fark etti.
Bir gün dernekte büyük bir kriz yaşandı. Yardım malzemeleri dağıtımı karışmış, insanlar şikâyet ediyordu.
Ali hemen plan yaptı, sorumluları organize etti.
Elif ise bir kenara çekilip ağlayan bir çocuğun yanına gitti. “Üzülme, bazen büyük işler bile küçük kalplerde başlar,” dedi.
Sonra ikisi bir araya geldiler. Ali planı anlattı, Elif insanların nasıl hissettiğini.
Ve ilk defa aynı anda hem çözüm hem huzur doğdu o odada.
O an Ali fark etti: Elif’in dili yumuşaktı ama etkiliydi. Onunki sertti ama eksikti.
Birbirlerini tamamlıyorlardı.
---
Evla’nın Dili: Kalp ile Akıl Arasında Bir Köprü
Bir gece dernekten çıkarken, yağmur ince ince yağıyordu.
Elif, “Sence Evla hangi dilde konuşur?” diye sordu birden.
Ali şaşırdı. “Ne demek o?”
“Yani, sence en doğru iletişim, en uygun dil hangisi? Akıl mı, kalp mi?”
Ali sustu. Sonra bir an düşündü.
“Belki ikisi de değil. Belki Evla, biri susarken diğerinin anladığı dildir.”
Elif gözlerini ona çevirdi, dudaklarında hafif bir tebessüm belirdi.
“Evet,” dedi. “Evla belki de birbirimizi dönüştürdüğümüz yerde konuşur.”
---
Forumdaşlar, Sizce Evla’nın Dili Hangisi?
Bu hikâyeyi yazarken düşündüm; belki hepimiz Ali’yiz biraz, belki Elif’iz.
Bazılarımız çözüm bulmaya çalışırken, bazılarımız sadece anlaşılmak istiyor.
Ama “Evla” belki de bu iki dünyanın tam ortasında, anlayışın sessiz yerinde konuşuyor.
Belki de bir ilişkide, bir dostlukta, hatta bir tartışmada bile önemli olan haklı olmak değil, evla olmak…
Yani, en uygun, en anlayışlı, en insanca olan yolu bulmak.
Peki sizce?
Evla sizce hangi dilde konuşur?
Kalbin mi, aklın mı, yoksa ikisinin kesiştiği o ince çizginin mi dilinde?
---
Son Söz
Her birimizin içinde bir Ali ve bir Elif var.
Bir yanımız çözmek ister, diğer yanımız anlamak.
Ama hayat, sadece birini seçtiğimizde değil, ikisini dengelediğimizde anlam buluyor.
Ve belki de Evla’nın dili, ne kadın ne erkek; ne çözümcü ne duygusal…
Evla’nın dili insan dili.
Bir kalpten diğerine geçen, tercümana ihtiyaç duymayan o sessiz dil.
Forumdaşlar, yorumlarınızı merak ediyorum.
Sizce Evla’nın dili sizin hayatınızda hangi anlarda konuştu?
Belki de farkında olmadan hepimiz o dili çoktan öğrendik…