Sarp
New member
Bir Hikâye Paylaşmak İstiyorum Forumdaşlar...
Selam forumdaşlar,
Bugün size biraz içimden geçenleri, biraz da gözlemlediklerimi anlatmak istiyorum. Belki de siz de okurken “Evet ya, tam da böyle” diyeceksiniz. Çünkü bu hikâye sadece bir kadının ya da bir erkeğin değil, aslında hepimizin hikâyesi...
Bir akşamüstüydü. Güneş batmak üzere, hava o turuncu loşluğa dönmüştü. Ayşe, elinde kahvesiyle pencereden dışarı bakıyordu. Sessizliği severdi ama o gün içindeki sessizlik biraz fazla gürültülüydü. “Acaba erkekler gerçekten nasıl kadınlardan hoşlanır?” diye düşünüyordu. Çünkü kalbi doluydu; sevilmek istiyor ama anlaşılmadığını hissediyordu.
Ayşe: Empatinin Kadını
Ayşe, insanları anlamaya çalışan, duygularla yaşayan bir kadındı. Her “Nasılsın?” deyişinde gerçekten cevabı merak ederdi. Onun için bir ilişki, paylaşmak, büyümek, derinleşmek demekti. Ama işte, her şey onun gibi hisseden birini bulmakla bitmiyordu.
Erkeklerin beğenileri karmaşıktı belki, ama Ayşe için karmaşık olan buydu: Neden duyguların saflığı bazen “fazla” geliyordu erkeklere?
Mert: Çözümün Adamı
Ayşe’nin hayatına Mert girdiğinde, her şey değişti. Mert, mantığın ve stratejinin adamıydı. Bir sorun varsa, oturup konuşmazdı; hemen çözüm üretirdi.
Ayşe ağladığında, “Tamam, üzülme. Bak şöyle yaparsak hallederiz” derdi. Oysa Ayşe bazen çözüm değil, sadece anlaşılmak isterdi.
Mert içinse duygular, yönünü kaybettiren sisler gibiydi. Oysa o, netlik isterdi. Bir plan, bir hedef, bir strateji...
Ama işte, aşk dediğin planla ilerlemezdi.
Bir Akşam, İki Dünya
Bir akşam birlikte oturduklarında, Ayşe sessizdi. Mert hemen fark etti:
— “Bir şey mi oldu?” dedi.
— “Yok, sadece yoruldum biraz,” dedi Ayşe.
Ama o “yoruldum” kelimesinin içinde kırgınlık, özlem, ve anlaşılma isteği vardı.
Mert ise sadece “yorgunluk” kısmını duydu.
“Yarın erken yat, toparlanırsın,” dedi.
O an Ayşe’nin içinden geçen cümle şuydu: “Beni çözmeye değil, anlamaya çalışsaydın keşke.”
Ama sustu. Çünkü bazen kadınlar, konuşmaktan yorulurlar; anlaşılmamaktan değil.
Erkekler Hangi Kadınları Beğenir?
Bu hikâyede Mert’in gözünden bakalım biraz da.
Erkekler aslında, onları huzurlu hissettiren kadınlardan hoşlanırlar. Mert gibi biri için Ayşe’nin sakinliği, güler yüzü, içtenliği ilk başta bir mıknatıs gibiydi.
Ama zamanla, bu derin duygusallık ona karmaşık gelmeye başladı.
Çünkü Mert’in dünyasında duygular, kontrol edilmesi gereken bir şeydi.
Oysa Ayşe’nin dünyasında duygular, yaşanması gereken bir şeydi.
Erkekler, özgüvenli ama ulaşılmaz olmayan kadınlardan etkilenirler. Anlayışlı ama kendi sınırlarını koruyabilen, güçlü ama kibirli olmayan...
Kısacası, hem dişil enerjisini taşıyabilen hem de kendine saygı duyan kadınlar.
Ama unutmamak gerekir ki, erkeklerin beğenisi aslında kadınların kim olduğuyla değil, kendilerini o kadınla nasıl hissettikleriyle ilgilidir.
Bir erkek, yanında kendini “daha iyi bir adam” gibi hissediyorsa, işte o kadın onun kalbine dokunmuştur.
Ayşe ve Mert’in Son Konuşması
Bir akşam Ayşe, Mert’e dönüp sessizce sordu:
— “Sence ben fazla mı hissediyorum?”
Mert bir an düşündü.
— “Hayır,” dedi, “sadece ben az hissediyorum belki.”
O cümle, Ayşe’nin kalbinde yankılandı.
Çünkü o an anladı ki, mesele “kim daha çok seviyor” değil, “kim nasıl seviyor”du.
Erkekler bazen çözüm odaklı oldukları için duyguların derinliğine inemeyebilirler.
Ama bir kadın, empatisiyle o derinliğe köprü kurabilir.
Ve o köprünün adı, anlayıştır.
Forumdaşlar, Şimdi Sıra Sizde...
Belki bu hikâyede kendinizi buldunuz. Belki Mert’siniz, belki Ayşe.
Belki de bir köşede sessizce izleyen bir üçüncü kişisiniz; ama eminim hepimiz bu duyguların bir parçasını yaşadık.
Peki sizce, erkekler gerçekten hangi kadınları beğenir?
Duygusal olanı mı, yoksa dengeli görüneni mi?
Yoksa aslında erkeklerin aradığı, kendi iç huzurunu yansıtan kadını mı?
Yorumlarınızı merak ediyorum forumdaşlar...
Çünkü bazen bir hikâye, en çok onu birlikte konuştuğumuzda anlam kazanır.
Son Söz
Erkekler hangi kadınları beğenir sorusunun tek bir cevabı yok.
Kimi zarafete vurulur, kimi zekâya, kimi sessiz bir gülümsemeye...
Ama hepsinin ortak noktası şu: Bir erkek, gerçekten sevdiğinde, kadının ne söylediğini değil, ne hissettirdiğini hatırlar.
Ayşe ve Mert’in hikâyesi belki bitti ama onların yaşadığı şey, birçok ilişkiye ayna tutuyor.
Çünkü bazen en çok seven değil, en çok anlayan kazanıyor.
Selam forumdaşlar,
Bugün size biraz içimden geçenleri, biraz da gözlemlediklerimi anlatmak istiyorum. Belki de siz de okurken “Evet ya, tam da böyle” diyeceksiniz. Çünkü bu hikâye sadece bir kadının ya da bir erkeğin değil, aslında hepimizin hikâyesi...
Bir akşamüstüydü. Güneş batmak üzere, hava o turuncu loşluğa dönmüştü. Ayşe, elinde kahvesiyle pencereden dışarı bakıyordu. Sessizliği severdi ama o gün içindeki sessizlik biraz fazla gürültülüydü. “Acaba erkekler gerçekten nasıl kadınlardan hoşlanır?” diye düşünüyordu. Çünkü kalbi doluydu; sevilmek istiyor ama anlaşılmadığını hissediyordu.
Ayşe: Empatinin Kadını
Ayşe, insanları anlamaya çalışan, duygularla yaşayan bir kadındı. Her “Nasılsın?” deyişinde gerçekten cevabı merak ederdi. Onun için bir ilişki, paylaşmak, büyümek, derinleşmek demekti. Ama işte, her şey onun gibi hisseden birini bulmakla bitmiyordu.
Erkeklerin beğenileri karmaşıktı belki, ama Ayşe için karmaşık olan buydu: Neden duyguların saflığı bazen “fazla” geliyordu erkeklere?
Mert: Çözümün Adamı
Ayşe’nin hayatına Mert girdiğinde, her şey değişti. Mert, mantığın ve stratejinin adamıydı. Bir sorun varsa, oturup konuşmazdı; hemen çözüm üretirdi.
Ayşe ağladığında, “Tamam, üzülme. Bak şöyle yaparsak hallederiz” derdi. Oysa Ayşe bazen çözüm değil, sadece anlaşılmak isterdi.
Mert içinse duygular, yönünü kaybettiren sisler gibiydi. Oysa o, netlik isterdi. Bir plan, bir hedef, bir strateji...
Ama işte, aşk dediğin planla ilerlemezdi.
Bir Akşam, İki Dünya
Bir akşam birlikte oturduklarında, Ayşe sessizdi. Mert hemen fark etti:
— “Bir şey mi oldu?” dedi.
— “Yok, sadece yoruldum biraz,” dedi Ayşe.
Ama o “yoruldum” kelimesinin içinde kırgınlık, özlem, ve anlaşılma isteği vardı.
Mert ise sadece “yorgunluk” kısmını duydu.
“Yarın erken yat, toparlanırsın,” dedi.
O an Ayşe’nin içinden geçen cümle şuydu: “Beni çözmeye değil, anlamaya çalışsaydın keşke.”
Ama sustu. Çünkü bazen kadınlar, konuşmaktan yorulurlar; anlaşılmamaktan değil.
Erkekler Hangi Kadınları Beğenir?
Bu hikâyede Mert’in gözünden bakalım biraz da.
Erkekler aslında, onları huzurlu hissettiren kadınlardan hoşlanırlar. Mert gibi biri için Ayşe’nin sakinliği, güler yüzü, içtenliği ilk başta bir mıknatıs gibiydi.
Ama zamanla, bu derin duygusallık ona karmaşık gelmeye başladı.
Çünkü Mert’in dünyasında duygular, kontrol edilmesi gereken bir şeydi.
Oysa Ayşe’nin dünyasında duygular, yaşanması gereken bir şeydi.
Erkekler, özgüvenli ama ulaşılmaz olmayan kadınlardan etkilenirler. Anlayışlı ama kendi sınırlarını koruyabilen, güçlü ama kibirli olmayan...
Kısacası, hem dişil enerjisini taşıyabilen hem de kendine saygı duyan kadınlar.
Ama unutmamak gerekir ki, erkeklerin beğenisi aslında kadınların kim olduğuyla değil, kendilerini o kadınla nasıl hissettikleriyle ilgilidir.
Bir erkek, yanında kendini “daha iyi bir adam” gibi hissediyorsa, işte o kadın onun kalbine dokunmuştur.
Ayşe ve Mert’in Son Konuşması
Bir akşam Ayşe, Mert’e dönüp sessizce sordu:
— “Sence ben fazla mı hissediyorum?”
Mert bir an düşündü.
— “Hayır,” dedi, “sadece ben az hissediyorum belki.”
O cümle, Ayşe’nin kalbinde yankılandı.
Çünkü o an anladı ki, mesele “kim daha çok seviyor” değil, “kim nasıl seviyor”du.
Erkekler bazen çözüm odaklı oldukları için duyguların derinliğine inemeyebilirler.
Ama bir kadın, empatisiyle o derinliğe köprü kurabilir.
Ve o köprünün adı, anlayıştır.
Forumdaşlar, Şimdi Sıra Sizde...
Belki bu hikâyede kendinizi buldunuz. Belki Mert’siniz, belki Ayşe.
Belki de bir köşede sessizce izleyen bir üçüncü kişisiniz; ama eminim hepimiz bu duyguların bir parçasını yaşadık.
Peki sizce, erkekler gerçekten hangi kadınları beğenir?
Duygusal olanı mı, yoksa dengeli görüneni mi?
Yoksa aslında erkeklerin aradığı, kendi iç huzurunu yansıtan kadını mı?
Yorumlarınızı merak ediyorum forumdaşlar...
Çünkü bazen bir hikâye, en çok onu birlikte konuştuğumuzda anlam kazanır.
Son Söz
Erkekler hangi kadınları beğenir sorusunun tek bir cevabı yok.
Kimi zarafete vurulur, kimi zekâya, kimi sessiz bir gülümsemeye...
Ama hepsinin ortak noktası şu: Bir erkek, gerçekten sevdiğinde, kadının ne söylediğini değil, ne hissettirdiğini hatırlar.
Ayşe ve Mert’in hikâyesi belki bitti ama onların yaşadığı şey, birçok ilişkiye ayna tutuyor.
Çünkü bazen en çok seven değil, en çok anlayan kazanıyor.